‘Rüzgara destek artarak devam etmeli, daha güçlü ve hızlı adımlara ihtiyaç var’
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği tarafından düzenlenen TÜREB Talks, ‘Rüzgar Enerjisinin Pandemiye Dayanıklılığının Nedenleri / Covid Sonrası Analizi’ başlığıyla bugün yapılan oturumda Uluslararası Enerji Ajansı IEA Başkanı Dr. Fatih Birol, WindEurope Başkanı Giles Dickson ve TÜREB Başkanı Hakan Yıldırım’ı konuk etti.
Covid-19 pandemisinin dünya enerji piyasalarındaki etkileri hakkında bilgiler veren IEA Başkanı Dr. Fatih Birol, hükümetlerin ekonomik yapılarını toparlamak amacıyla hazırladıkları ve şu anda 9,5 trilyon seviyesinde olan paketlerin yıl sonu itibarıyla 20 trilyon dolara ulaşmasının beklendiğini belirterek bunun enerji ayağında önemli bir kısmının yenilenebilir enerji alanına ve özelinde de rüzgar sektörü yatırımlarına gideceğini belirtti. ‘Türkiye enerji sektörüne belki birkaç bin kilometre uzaktan ama büyük bir ihtimamla, dikkatle bakan biri olarak benim önerim rüzgara verilen desteğin yalnızca devam etmesi değil, artarak devam etmesi yönünde olur. Türkiye’nin bu alanda çok önemli bir potansiyeli var ve bunu değerlendirmemek doğru bir politika olmaz’ diyen Fatih Birol, gelinen noktada sektör için harcanan emeklerin heba edilmemesi ve Türkiye’nin bu konuda güçlü ve hızlı adımlar atması tavsiyesinde bulundu.
Türkiye’nin elektrik talebinin Avrupa’daki ülkelerin hepsinden çok daha hızlı büyüdüğünü ve hem rüzgarın hem güneşin elektrik talebini karşılamada son derece önemli rol oynadığını kaydeden Dr. Fatih Birol, ‘Gazı çıkartmak için yüzlerce metre yerin altına inmemiz gerek ama rüzgar için ya da güneş için buna gerek yok. Eğer cari açığın önemli bir sorun olduğunu düşünüyorsak, ki öyle, rüzgarın burada oynayacağı son derece kritik bir rol var. Türkiye, yapılan atılımlara rağmen hala rüzgarı ekonomik rüzgar potansiyelinin yüzde 15’inin altında kullanıyor. Bu alanda karar vericilerin doğal gaza ne kadar önem veriyorsak rüzgara da, güneşe de, enerji verimliliğine de aynı önemi vereceğini düşünüyorum, cari açık hedefi de dahil olmak üzere’ şeklinde konuştu.
‘70 firma rüzgar türbinlerinin Türkiye’de üretilmesi için çalışma yapıyor’
‘Özellikle Mart- Nisan döneminde İtalya ve İspanya’da sıkıntılar yaşadıysak da şu anda Avrupa genelindeki rüzgar santralleri ve 150 civarında rüzgar fabrikası çalışmaya devam ediyor. Rüzgar sektörü pandemi süresince ne kadar dirençli olduğunu kanıtladı’ diyen Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (WindEurope) CEO’su Giles Dickson da Türkiye’nin rüzgar enerjisi kurulu gücünde ilk 10’da olduğuna vurgu yaparak, Avrupa’da hükümetlerin rüzgar sektörünü desteklemek adına aldıkları önlemleri dile getirdi. Dickson, ‘Türkiye rüzgarda dünya genelinde iyi bir örnek, iyi de bir temel oluşturdu. Halen 70 firma rüzgar türbinlerinin ve farklı bileşenlerin Türkiye’de üretilmesi için çalışma yapıyor. Avusturalya’ya kadar ihracat yapılıyor. Rüzgar yatırımları çok ekonomik ve yerel halka da istihdam ve vergi açısından ciddi fayda sağlıyor’ vurgusu yaptı. Covid-19 nedeniyle dünyanın her yerinde sektörde gecikmeler olduğunu ve hükümetlerin projelerin tamamlanması adına çeşitli uzatmalar sağladığını söyleyen Giles Dickson, Türkiye’de de bu konuda esnek olunması ve yarışma süreçlerinin basit ve açık biçimde sürdürülmesi yönünde çağrı yaptı.
‘Türkiye yerelleşmeyi başardı, rüzgar üretiminin yüzde 70’i ihracata gidiyor’
Türkiye’de rüzgar dışında hiçbir üretim alanında yüzde 60-65 oranında yerlilik sağlanmamış olduğunun ve son 10 yıldaki kararlı politikalar sayesinde bu noktaya gelinebildiğinin altını çizen TÜREB Başkanı Hakan Yıldırım ise ‘Rüzgarda böyle bir hamleyi başlatmışken ve bununla gurur duyarken bir taraftan da son birkaç senede momentum kaybettiğimizi görmemiz lazım. 2016’da 1,5 GW’a yakın kurulu güçle en tepe noktaya çıktık ama son birkaç yıldır ciddi bir düşüş var. Mekanizmaları doğru kurmalıyız’ uyarısında bulundu. ‘Halihazırda 25 yatırımcıya ait 44 santral projesi inşa halinde; bu da toplam 2.300 MW’lık bir kapasiteye tekabül ediyor’ diyen Yıldırım, YEKDEM’den yararlanabilmesi için bu projelerin 1.200 MW’lık kısmının 31 Ekim’e kadar; kalan kısmının da 31 Aralık’a kadar en az bir türbin kabul almak suretiyle devreye alınması gerektiğine dikkat çekti. ‘Covid-19 krizinin etkileri önümüzdeki dönemde de sürecek. İlkbaharda tamamlanması gereken projeler Eylül, Ekim aylarına sarktı. Biz bu nedenle ilgili hükümet kurumlarından 6 ila 8 aylık bir ek süre talep ettik’ şeklinde konuşan TÜREB Başkanı Yıldırım bu talebin halen değerlendirme aşamasında olduğunu hatırlattı. Yıldırım son olarak ‘Rüzgar sektörünün DNA çözümlemesi zaten yapılmış durumda. Sektör, Covid-19’a karşı dayanıklı, Ülkemizde de yatırımcı Covid-19 dinlemiyor ve her türlü önlemini alarak 2.500 MW santrali kurmaya devam ediyor. Krizlere karşı ancak bağışıklık ancak yerli kaynaklarla sağlanabilir’ değerlendirmesinde bulundu.